Yeni Bilim: BAĞLANTISALLIK

Öyle bir bilim insanı ki Prof. Dr Türker Kılıç kitabın kapağına kendi profil resmini koyacak kibir sahiplerine inat kapağa titrini bile yazmamış. Ve kitabı daha bir ayda ikinci baskıyı yapmış. Gerçek bir bilim insanını okuyorsunuz. Sorgulayan, analiz eden, öngören, net ve en önemlisi öze dokunan. Kalıplaşmış sözde bilimsel bilgilerden uzak var olanı sorgulayıp evrenin mesajını almaya yönelik bir kitap yazmış Türker Kılıç. Bir beyin cerrahı olarak çıktığı beyni anlama yolculuğunu yaşamı anlama yolculuğuna bağlayabilmiş ender bilim insanlarından. “Yaşam en yetkin ve esas öğretmendir” diye başlıyor kitabın önsözünde.

Koronanın bize verdiği en önemli dersi “insan için yaşam”dan, “yaşam için insan”a geçişi öğrenmeye başlamak olarak yorumlamış. Buna da yaşamdaşlık adını vermiş. Aslında organ olarak beynin değil, beynin yarattığı zihnin ve insanın yaratıcılığının vurgusunu yapmış. Gelecekle ilgili öngörülerini paylaşmış. Yazdığı her şey kadim öğretilerle o kadar örtüşüyor ki. Bilimle bu öğretilerin böyle değerli insanlar tarafından kavuşturulması da belki yeni bilimin ve yeni kültürün doğuşuna işaret olabilir. Ben okuduktan sonra aklımda bir çok soru ya da düşünce oluşturan kitapları ayrı bir seviyorum. Bu kitabın üzerine sayısız yazı yazılabilir. İlk aklıma gelenlerden biri: Belki de insanlığın şu anki en büyük sorunu bir grup insanın öz yaratıcılığının farkında olmaması ve diğer bir grubun ise tanrıcılığı oynamasıdır. Umarım önümüzdeki yıllarda bu iki grup arasındaki denge bir an önce sağlanır.

Ortaçağda insanlar güneş ve tüm gezegenlerin dünyanın etrafından döndüğüne inanıyordu ve aksini söyleyenlere idam cezası veriliyordu. Şu anki kültürde ise insan her şeyin merkezi kabul ediliyor. Artık çok şükür idam cezası yok ama tersini iddia edenler toplumuna bağlı olarak sosyal baskı görme, şarlatan damgası yeme, dışlanma gibi görülmeyen cezalara çarptırılıyorlar aslında. Kılıç çok güzel örneklemiş. İnsan yapraksa, yaşam orman. Son zamanlarda bunu fark edenlerin sayısı artmaya başladı ve umarım bu sayı bir gün çoğunluğa ulaşır.

Ben pandemi ilk başladığında “Veba feodalizmin sonunu getirmişti. Bu da kapitalizmin sonunu getirecek” demiştim. Umarım Kılıç’ın öngördüğü daha doğrusu dilediği gibi “sahip olmak” kültüründen “yaşamdaşlık” kültürüne geçeriz. Yok eğer tanrıcılığı oynayanların düzenine geçiş yaparsak daha nice doğal afetler ve pandemiler görürüz tahmin etmek bile istemiyorum.

Kitaptaki bir çok bilgiye burada değinmiyorum ki size de bana olduğu gibi sürprizlerle dolu olsun. Kılıç merak duygusunun önemini o kadar güzel anlatmış ki siz de merak edin kitabı istiyorum. Beyindeki enformasyon ağlarıyla başlayan bir bölümün Mevlana ve Spinoza ile tamamlanması, Kılıç’ın muhteşem mutlak özgürlük ve hezarfenlik tanımları, Laniakea, epigenetik ve daha niceleri. Tavsiye etmeyi geçtim imkanım olsa herkesin evine bir adet ben yollardım.

Hezarfenliği anlattığı kısımda o kadar kendimi buldum ki oradan bir alıntı yaparak sonlandırmak istiyorum:

“Çağdaş kültürümüz uzmanlığı kutsamakta, merak ve gönüllülük kökenli hezarfenliği ise yermektedir. Hezarfenler topluma rağmen ve çoğunlukla uzmanlaşma eğitimi tamamlandıktan ya da tamamlandığına kültür unsurları tarafından onay verildikten sonra merak alanlarını geliştirirler. Bu yarış kültüründe hezarfen olma hakkı, toplum tarafından sadece ‘birinci olanların birinci oldukları sürece haklarıdır’; ikinciler bile önce uzmanlaşmak ya da birinci olmak zorundadırlar hezarfen merakını sürdürmek için.

Ülkemizde eğitimin beklentisi bu yöndedir: Yeni bir çare ya da buluş düşününce ‘icat çıkarma’, duygulanıp yazınca ‘edebiyat yapma’ (yeni dille ‘duyar kasma’), düşünüp sorgulayınca ‘felsefe yapma’, çoğunluk vasata yanlışsınız deyince ‘hariçten gazel okuma’, avam kalabalıkta özgüvenle yürüyünce ‘artistlik yapma’, bir şeylerden rahatsız olup neden böyle diye sorunca ‘caz yapma’ diye zihin akışına baraj koyar vasatın ödüllendirildiği kültür. Bu nedenle senelerdir her yıl milyonlarca öğrenciye müzik eğitiminde blok flüt çaldıran ülkemizde, bir tane bile blok flüt konçertosu besteleyen çıkmamıştır. Merak geliştirmeye yönelik değil merak soldurmaya yönelik bir örgün eğitim tavrı nedeniyle merak ırmağının akışı daha kaynaktan kurutulur.

Eğitimin zihin zenginleştirmek olduğunu bilen öğretmenler, merakın da zihin modellemesi olduğunun farkındadır. Yani eğitim zihin yapılandırmak olduğundan ve biz artık beyin anatomisinin de (connectome=nörozihin) zihin yapılanmasına göre şekillendiğini bildiğimizden, öğretmenler için en etkin beyin dönüştürücüler, en etkin beyin cerrahları öğretmenlerdir diyebiliriz!”

Hezarfenlerin ve öğrencilerinde merak uyandırarak onları hezarfenliğe yönlendiren öğretmenlerin çoğalması dileğiyle.

Yeni Bilim: BAĞLANTISALLIK

Yeni Kültür: YAŞAMDAŞLIK

Prof. Dr. Türker Kılıç

Ayrıntı Yayınları 1486

Birinci basım: 2021

İkinci Basım: 2021

ISBN 978 – 606 – 314 – 504 – 2

Benzer Gönderiler