Maske

Kaçımız gerçekten maskesiz çıkıyordu ki sokağa?

Maske takmadan evden çıkamıyoruz ve bundan hepimiz çok şikayetçiyiz. Sıkılıyoruz maskelerden. Peki pandemi öncesi takmıyor muyduk sizce maske? Yıllarca değişik maskeler taka taka sonunda fiziksel gerçekliğe dönüştürdük maske olayını. Ne de olsa düşündüğünü yaratabilen canlılarız. Kaçımız gerçekten maskesiz çıkıyordu ki sokağa?

Şimdi biraz hayal gücünüzü çalıştırmanızı rica edeceğim. Fiziksel maskesiz dolaşınca Covid19’un bulaşma ihtimali artıyor. Bu bilinen bir gerçek. Bizim eskiden taktığımız maskelere de duygusal maske diyelim, hani şu kendimizi olduğumuzdan ya da hissettiğimizden farklı gösterme hallerimiz. Sizce duygusal maskeler taktığımızda duygularımızın karşı tarafa geçme ihtimali ne kadar olur?

“Onu çok çekici buluyorum ama gülümseyemem yoksa yanlış anlar.” Onu çekici bulduğunu anlamasının nesi yanlış olabilir ki? Zaten doğru olan bu değil mi? “Ben yöneticiyim. Ciddi olmam lazım yoksa saygı göstermezler.” Bu durumda acaba saygı mı yoksa korku mu hissediyor sizinle çalışanlar? Örnekler çoğaltılabilir.

Evet, haklısınız öfke, kızgınlık gibi duyguların da karşı tarafa geçmesini engeller bu maskeler. Ama maske virüsü yok etmediği gibi bu duyguyu da yok etmez. İçimizde kalmasına ve büyümesine neden olur. Biz onu o an doğru bir dille ifade edemediğimiz için hiç olmayacak bir zamanda ya içimizde ya da o veya başka bir kişiye karşı bir patlama yaşarız ve dışarıdan bakıldığında sebebi anlaşılmaz bile. Oysa o an “Ben sana öfkeliyim” diyebilsek belki de çok daha basit bir çözüm yolu bulunup çatışma sona erdirilebilir.

Belki de Covid 19’un bize öğretmeye çalıştığı şeylerden biri de bu maskelerimizin farkına varmamızdır. Zaten takıyordunuz alın ben sizin işinizi kolaylaştırdım diyor belki de. Artık sahte bir gülümse takınmak zorunda değilsin. Zaten kimse görmeyecek. Maskenin arkasından istediğine dil çıkarabilirsin. Kimse fark etmeyecek. Belki de nasıl olsa fiziksel maskemiz var diye olduğumuz gibi davranmayı öğrenirsek duygusal maskelerimize ihtiyaç kalmayacaktır bu sürecin sonunda.

Maske takmaktan şikayet eden biz gerçekten hazır mıyız maskesiz dolaşmaya? Evde herkesten uzak geçirdiğimiz süreçte bırakabildik mi rollerimizi? Yoksa normalleşme ile birlikte hepsine yeniden sarıldık mı? Kaçımız yüzleşti kendiyle, gerçekten kim olduğu ve ne istediği ile? En çok katlı maskeyi kendimize karşı takmıyor muyuz? Kaç katını aşabildik onun?

Maskelere sığınırken maske takmaktan şikayet eder olduk. Neden? Çünkü nefes almamız zorlaşıyor maske ile değil mi? Yıllardır nefessiz bıraktığımız ruhumuz ile empati kurabilmek için olmasın bu sakın? O özgürleşmek istedikçe biz onu köleleştirmedik mi farklı nedenlerle. Statü, kabul görme, güç vs için susturup nefesini kesmedik mi onun? Bunu o kadar uzun yıllar boyunca devam ettirdik ki artık fiziksel izdüşümünü yaşıyoruz belki de.

Şimdi size bir soru. Sizce fiziksel maskelerden mi duygusal maskelerden mi daha çabuk kurtulacağız? Bu biraz da bize bağlı. Tez zamanda maskesiz bir şekilde içimizi önce kendimize sonra da dışımıza olduğu gibi yansıtabileceğimiz günler diliyorum.

Benzer Gönderiler